3 Eylül 2013 Salı

Sevgiyle Kabul Etmek Herşeyi Dengeler !..

Tüm acılar, mutsuzluklar ve hastalıklar kaçınılmaz olana yani gelişmek amacıyla gerçekte kendi yapmış olduğumuz seçimlere karşı koymaktan kaynaklanır. Olumsuz eylemleri dengelemenin tek yolu olumlu eylemler yapmaktır, bu yüzden sevgiyle kabul etmek herşeyi dengeler. İşlenecek tek günah, olan neyse onun mükemmel olduğunu kabul etmemektir. Bir zihnin gelişkinliği, kabul edilemez görüneni kabul edebilmesiyle ölçülür. Kızgınlık da şiddete yönelik bütün diğer duygular gibi kendi yaşadıklarımızın sorumluluğunu üstlenmekten kaçınmak için suçu son bir çırpınışla başkalarının üstüne atmaya çalışmaktan kaynaklanır. Bedenin bozulması, insanın kendi seçimi olan yaşama biçiminin getirdiklerine ve bunun sorumluluğunu kabul etmeye yine kendisinin direnç göstermesinin doğal sonucudur. İnsan, kendini kendinden, başkalarından, evrenden ve Tanrı’dan (Makrokozmos’dan) ayrı ve bölünmüş hissettiği, olan neyse onun mükemmelliğini yadsıdığı, başına gelenlerden sadece kendisinin sorumlu olduğu gerçeğini kabulden kaçındığı ölçüde acı ve yalnızlık duyar, hastalık ve ölümü deneyimler. Bir insanın yüreğinde ne varsa kendisi de odur. Tüm düşünceler bilinçaltına kayıt olur. Her olumsuz düşünce aynı yoğunlukta ve güçte olumlu bir düşünceyle dengelenene ya da yok edilene kadar olumsuz duygular üretmeyi sürdürür. Olumsuz duygularımızı kendimiz yarattığımızı (olumsuz düşüncelerimiz sonucu) kabul etmeyip psikolojik savunma yöntemlerini devreye sokarak yadsırsak kendi farkındalığımızı düşürmüş, azaltmış oluruz. Bu savunma yöntemleri geçici olarak işe yarar ancak bedenin hastalanmasına, yaşlanmasına hatta ölmesine neden olabilecek kadar yıpratır. 1930′da Dr.Hans Selye’nin araştırmasına göre bu gerilim ve direnmeler ve bunların sonucu oluşan sürtünme olmasaydı hastalık, acı veya ölüm olmazdı. Olan herhangi birşeye üzülmek ya da kızmak kendimizi doğadan ayırmaktır. Gerçekte gücenek ya da kızacak birşey yoktur. Geçmişini unutan o geçmişi tekrarlamaya mahkumdur. İnsan geçmişiyle ilgili farkındalığını arttırdığı oranda onu tekrarlamaktan kurtulur. Tüm öğrenme geçmişi hatırlamak ve alınan dersleri yaşama aktarmaktır. Tüm zamanlar aynı anda yaşanır, geçmiş ve gelecek zihinlerimizde gizlidir. İnsanlığın büyük sorunu, deneyimlenen herşeyin tüm sorumluluğunu kabul edebilecek noktaya kadar gelişebilmektir. Bu noktaya ulaşıldığında, artık varılmak istenen en yüce amaca – şimdi, geçmişte ve gelecekte her zaman her şeyin bir olduğunu ve olan her şeyin mutlak mükemmelliğini sevinçle kabul eden anlayışa – giden yol açılmış olur. Ondan sonra, bir zihnin gelişkinliğinin kabul edilemez görüneni kabul edebilmesiyle ölçüldüğünü anlayabilirsiniz. Thea Alexander

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder